Daha iyi bir yaşama ulaşmak için kırsaldan kente kaçışa dikkat çeken Yenişehir Çevre Platformu Sözcüsü Erkan Erdem, gençlerin köyleri terk ettiğini, umutlarını şehirlerde aradıklarını söyledi.
Gençlerin, köylerden kentlere göçünün tarımı tehdit ettiğini belirten Çevre Platformu Sözcüsü Erkan Erdem, konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Erdem, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayımı sonuçlarına göre, köylerde yaşayan nüfus hızla azalıyor. Türkiye genelindeki 18.254 köyde toplam 5.973.085 kişi yaşıyor. Özellikle 25-35 yaş aralığındaki genç nüfusun köylerden şehirlere göç ettiği dikkat çekiyor. Köylerde bu yaş aralığındaki erkek nüfus 386.913, kadın nüfus ise 289.629 kişi olarak belirlendi. Toplamda 676.542 kişiyi bulan bu genç nüfus, ‘daha iyi bir yaşam’a ulaşmak amacıyla kentlere göçmek için fırsat kolluyor” ifadelerine yer verdi.
“Genç Çiftçilerin Köylerden Göçü Tarım Sektörünü Tehdit Ediyor”
Yüz kişiden 22’sinin köyleri terk ettiğini dile getiren Çevre Platformu Sözcüsü Erkan Erdem, şöyle konuştu;
“Türkiye’nin kırsal bölgelerinde genç çiftçilerin hızla köylerini terk etmesi, köylerde yaş ortalamasını yükseltirken tarım sektöründe de ciddi riskler oluşturuyor. Son yıllarda köy nüfusu dramatik bir şekilde azalırken, bu azalmanın en büyük nedeni genç çiftçilerin köylerden göç etmesi. 2013 yılında 35 yaş altındaki köy nüfusu 3,5 milyon iken, 2020’de bu rakam 2,7 milyona düştü. Bu, 35 yaş altı her 100 kişiden 22’sinin köyleri terk ettiğini gösteriyor.
“Genç Çiftçiler Neden Köylerini Terk Ediyor?”
Genç çiftçilerin köylerini terk etmelerinin başlıca sebepleri arasında ekonomik zorluklar ve yetersiz sağlık ve eğitim imkânları yer alıyor. Tarımdan yeterli kazanç sağlayamayan gençler, borçlanmak zorunda kalıyor ve bu durum onları kentlere göç etmeye zorluyor. Köylerde yeterli eğitim ve sağlık hizmetlerinin olmayışı, gençlerin daha iyi bir yaşam standardı arayışıyla kentlere göç etmelerine neden oluyor.
“Ekonomik Krizin Etkisi”
Ekonomik kriz, köyden kente göçü hızlandıran en büyük etkenlerden biri. 2020’de yaşanan ekonomik krizle birlikte köylerde nüfus artış hızı düşerken, kentlere göç eden genç nüfus, hizmet sektöründe ucuz iş gücü olarak çalışmaya başladı. Uzmanlar, ekonomik sorunların büyümeye devam etmesi halinde bu göç trendinin önümüzdeki yıllarda da süreceğini belirtiyor.
“Taşımalı Eğitimin Issız köyleri”
Taşımalı sisteme geçildiğinden bu yana 2002-2022 döneminde 19 bin 708 köy okulunun kapısına kilit vuruldu. Köy okullarını görmezden gelen politika nedeniyle milyonlarca öğrenci taşımalı eğitime mahkûm edildi. Tasarruf amaci ile başlatılan taşımalı sistem köylerin demografik yapısını telafi edilemeyecek şekilde bozdu.
Taşımalı sistem ile öğrenciler okula taşınmadi , köyler şehirlere, genç ciftciler fabrikalara taşındı .Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1 Ağustos’ta yayımladığı Taşıma Yoluyla Eğitime Erişim Yönetmeliği sonrasında bir çok kırsal bölgede servisler kaldırıldı. Kırsal alanda yaşayan ögrenciler ya okulu birakmak zorunda kalıyor yada yatılı okullara ,yurtlara yerleşmek zorunda kalıyor.
Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo, köylere giden servislerin kaldırılmasının çocukların, özellikle kız çocuklarının okula erişimini zorlaştırdığını ve eğitimden kopmalarına sebep olduğunu vurguluyor. Bu durum, çocuk evliliklerinin ve çocuk işçiliğinin artmasına yol açabilir.
“Genç çiftçiler köylerden şehre göçüyor, Köyler göçüyor”
Genç çiftçilerin köylerden göçü, tarım sektörünün sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Tarımda genç nüfusun azalması, gıda güvenliği ve tarımsal üretim kapasitesini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, kırsal kalkınma projelerine ağırlık verilmesi ve genç nüfusun köylerde kalmasını teşvik edecek politikaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Köyden kentlere göçün devam etmesi kentlerde yaşanabilirligi daha da zorlastiriyor.Kentlerde ki trafik, konut, altyapı, yol, okul gibi ihtiyaçları da artırıyor.
Türkiye, kırsal bölgelerde genç nüfusu tutamazsa, tarımda yaşanacak olası bir çöküşün etkilerini uzun yıllar boyunca hissedebilir. Bu nedenle, genç çiftçilerin köylerden göçünü önleyecek kapsamlı ve sürdürülebilir çözümler bulmak, hem tarım sektörü hem de ülke ekonomisi için kritik bir öneme sahip.”
