Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Türk halkının neden ekonomik sıkıntı çektiğini ve bunun sebeplerinin neler olduğunu anlattı. Özdağ, sosyal medya hesabı X’ten yaptığı açıklamada şunları aktardı;
“Değerli vatandaşım, Türk halkı, yani sen, büyük bir ekonomik krizin pençesindesin. 5 yıldır alım gücün düşüyor. Enflasyon canavarı, mutfağındaki ekmeği her geçen gün biraz daha küçültüyor. Ufukta düzelme umudu olmadan her gün her saat yeni bir sıkıntı yaşıyoruz. Gelin size tek tek bu sıkıntıyı neden çektiğimizi anlatayım;
1) İnşaat şirketleri, holdingler, işadamları vergisini ödemiyor. Kurumlar ve gelir vergisine uygulanan istisna ve muafiyetler yüzünden 2023 yılında 1 trilyon 100 milyar TL vergi kaybımız oldu. Zenginden vergi almıyorlar, sonra dönüp emeklilere, memurlara, işçilere “zam yapamayız, kaynak yok” diyorlar.
2) 2002 yılından bugüne kadar 13 kere vergi affı çıkarttılar. Yani vergi kaçıranları affettiler. Kaçakçıyı, rüşvetçiyi affediyorlar sonra dönüp üç kuruşuyla geçinmeye çalışan, pazarcının, tuhafiyecinin, küçük esnafın, zanaatkârın, KOBİ’nin peşine düşüyorlar.
3) Servet sahibinin finansal kazançlarını vergilendirmiyorlar. Bakın 2022-2023 arası Kur Korumalı Mevduat sahiplerine 1 trilyon 235 milyar TL faiz ödedik. Ama bu faiz kazancından hiç vergi almadılar; “siz vergiden muafsınız” dediler. Buna karşılık vatandaş mutfak tüpüne yüzde 15 ÖTV, yüzde 10 KDV ödüyor. Benzine, mazota yüzde 44 ÖTV, yüzde 20 KDV ödüyor. Zenginler faiz kazancından muaf tutuluyor, vatandaş bebek bezine bile KDV ödüyor. Böyle adalet olur mu? Mutfak tüpü, çiftçinin, sanayicinin, vatandaşın kullandığı mazot lüks tüketim midir ki bu kadar ÖTV alınıyor? Oysa zenginler, servet sahipleri, faiz ve borsa kazançları hiç vergilendirilmiyor. Mevduat faizi yüzde 50 ama bu kazancın vergisi yüzde 7,5… Parası olan servetine servet katıyor, vatandaş ise sürekli borçlanarak yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Zafer Partisi iktidarında benzin, mazot, mutfak tüpü ve benzeri vatandaşın kullandığı bütün ürünlerde ÖTV sıfırlanacak. Gıda fiyatlarından günlük ihtiyaçlarımıza kadar iğneden ipliğe bütün fiyatlar düşecek.
4) Bakınız pandemi bitti ama Türkiye’de gıda fiyatları enflasyonu hala yüzde 60! Bu alanda dünya birincisiyiz. Mehmet Şimşek “enflasyon düşecek” diyor. Düşecek dediği fiyat artış hızı. Yani et, süt, yumurta, sebze, şeker, ekmek fiyatları yine artmaya devam edecek ama yılık yüzde 60 değil, yıllık yüzde 30 artacak. Başarı bu mu? Ben onu şu anda alamıyorum ki yarın yüzde 30 daha arttığında nasıl alacağım? AKP hükümeti “vatandaşın refahı, alım gücü nasıl artacak?” onu söylemiyor. Holdinglere, zenginlere uygulanan vergi istisnaları, muafiyetleri kalkacak. Oradan elde edilen gelirle 2023 yılında çiftçiye ödenmeyen 200 milyar TL ödenecek. Çiftçi kâr edecek, daha çok üretecek. Zafer Partisi iktidarında holdinglere değil çiftçiye alım garantisi verilecek. Türkiye tarım cenneti olacak.
5) Herkes kazandığı kadar vergisini verecek. Türkiye, Porsche’e, Mercedes’e binen ama beş kuruş vergi vermeyenlerin cenneti olmayacak. Herkes vergisini adil olarak ödeyince emekli maaşı asgari ücretle eşitlenecek. Asgari ücret 24 bin TL’ye arttırılacak.
6) AKP döneminde eğitim perişanlığa döndü. Özel okullar yıllık 500 bin TL ücret isterken imkânı olmayan vatandaşlarımız çocuklarını İmam Hatip Liselerine göndermek zorunda kalıyor. İmam Hatip olsun ama bütün ortaokul ve liseleri imam hatip yaparsan olmaz. Türkiye 82 ili 922 ilçesi ile üst düzey bilimsel eğitim veren Fen Liselerine ihtiyaç duyuyor. Bunların bir kademe altında, yabancı dil eğitimi de veren onlarca Anadolu Lisesi gerekiyor. Türkiye’de 208 üniversite var ama genç işsizlik oranı yüzde 29’a yükseldi. Buna karşılık ara eleman açığı imalat sanayiinde 300 bine ulaştı. Üniversite mezunu gençler işsiz beklerken, üretici de ara elemanı bulamıyor. Böyle plansızlık olur mu? Zafer Partisi iktidarında Türkiye’de açılan bu apartman üniversiteler meslek yüksek okulları ve teknik liselere döndürülecek. Eğitim ile özel sektör bir araya getirilecek. Gençlerimiz, Türkiye’nin bütün ilçelerinde, eşit olarak aldıkları eğitim seviyesi sayesinde Avrupalı akranlarıyla rekabet edebilecekleri bir seviyeye gelecekler.
7) AKP iktidarında teknolojiye dayalı üretim geriledi. 2000’li yılların başında 15 milyar dolar olan dış ticaret zararı 100 milyar dolara yükseldi. Türkiye’nin hem döviz bağımlılığı hem de dış borcu arttı. 2002’de 120 milyar dolar olan dış borç 450 milyar dolara çıktı. Dışa bağımlılığı bitirebilmenin tek yolu var o da ekonomik olarak güçlü olmak. Üretmek. Teknoloji geliştirmek. Sanayi bacalarının tütmesi. Teknoloji geliştirecek genç beyinlerin yetişmesi. Zafer Partisi iktidarında Türkiye geleceğini, eğitimini, sanayisini, tarımını, teknolojisini bir bütün olarak planlayacak. Devlet ve özel sektör beraber tek bir hedefe yürüyecek; tam bağımsız, kalkınmış, milleti refaha ermiş bir Türkiye. Milletin her zümresi, her ferdi, üstüne düşen görevi eksiksiz yapacak ve kendine düşen kazancı eksiksiz alacak.
8) Ve 13 milyon Suriyeli, Afgan sığınmacı ve kaçak için her yıl 11 milyar dolar harcıyoruz. Çocuğunun nafakasını tanımadığın sığınmacılara harcıyorsun. Onların varlığından dolayı hayat pahalılığı, kiralar artıyor. Ve işlerimizi sigortasız çalışan yabancılara kaybediyoruz. Bize insanca yaşayacağımız maaşı vermeyenler bir de “Türkler tembel, çalışmak istemiyor” diyorlar. Bu ülkeyi biz inşa ettik, kendi ülkesini savunamayıp kaçanlar değil. Sonuç olarak ekonomik kalkınma, refah, saray rejiminin gitmesi ve sığınmacıların/kaçakların vatanlarına dönmesi için Zafer Partisi’nde buluşalım.”