Bursa Barosu, AKUT kurucusu Nasuh Mahruki’nin tutuklanmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Baronun açıklamasında, şöyle denildi:
“YSK’ya yönelik attığı twet Bilindiği üzere AKUT’un kurucu üyelerinden olan ve ülkemizin yaşamış olduğu birçok afette aktif görev alarak hayat kurtaran, Everest Dağı’na tırmanan ilk Türk unvanına sahip Nasuh Mahruki, YSK başkanının “elektronik oylamaya hazırız” söylemi üzerine YSK’ya yönelik güvensizlik belirten sosyal medya paylaşımları nedeniyle TCK 217/A gereğince “halkı yanıltıcı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayma” suçlamasıyla tutuklanmıştır.
Bursa Barosu’nca daha önce;
“…açık, erişilebilir, öngörülebilir olmayan, bireyin yaptığı bir eylemin sonuçlarının ne olacağını önceden açıklıkla görebilmesi anlamını taşımayan, hukuk devletinin ve demokrasinin temel taşı olan ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü ve bilim özgürlüğünü ortadan kaldıracak, hakikati iktidarın belirlediği, anayasanın tüm temel niteliklerine aykırı, açıkça halkın bilgi alma hakkının engellenmesi sonucunu” doğurabilecek ilgili TCK 217/A maddesine karşı çıkılmış, ancak tüm bunlara rağmen yasa yürürlüğe girmiştir.
YSK’nın 2017 Anayasa referandumunda seçim devam ederken o anda yürürlükte olan ve uygulanmak zorunda olunan 298 sayılı kanunun 101’inci maddesini uygulamayarak mühürsüz oy pusulalarını geçerli sayan kararı ve 31 Mart 2019 tarihinde yapılan İBB başkanlık seçimlerini iptal eden kararı gibi tartışma konusu olan kararlar ortada dururken ve sandık güvenliği konusunda topluma yayılmış yaygın bir güvensizlik hali varken, Mahruki tarafından YSK’ya yönelik güvensizlik belirten sosyal medya paylaşımları sebebiyle “halkı yanıltıcı aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayma” suçlamasıyla tutuklanması yasada yer alan “Kamu barışını bozmaya elverişlilik” gibi muğlak bir kavramın nasıl tehlikeli bir hale bürünebileceğini ve yasaya olan itirazlarımızın da ne kadar haklı olduğunu bir kere daha gözler önüne sermiştir.
Mahruki’ye isnad edilen suçun fikir ve düşünce özgürlüğü kapsamında olmasına rağmen soruşturmada da adli kontrol hükümleri uygulanarak tutuksuz bir yargılama yapılabilecekken, bununla kalmayıp tutuklanması, hukuk devleti ve hukuk güvenliği ilkesinin tekrar yara almasına sebebiyet vermiş yürütme temsilcileri tarafından aksi iddia edilse de yargının muhalifler üzerinde araçsallaştırılmasına bir örnek oluşturarak yargı bağımsızlığı yine ve yeniden zedelenmiştir.
Bursa Barosu olarak toplumun gözü önünde gerçekleşen bu hak ihlaline karşı itirazımızı yüksek sesle tekrar ederken, her hak ihlalinin takipçisi olduğumuz gibi bu hak ihlalinin de takipçisi ve demokratik laik, hukuk devletinin her şartta savunucusu olmaya devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.”