İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Öcalan” çağrıları üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yapmış olduğu açıklama işaret ederek “Böylece umut hakkı ve Öcalan’ın Meclis’te konuşabilme ihtimali konusunda AK Parti’nin de aynı düşüncede olduğunu gördük” dedi. Kavuncu, “Türkiye bu süreçleri daha önce de yaşadı. Bizler bunların doğru olmadığını, tehlikeli olduğunu, bir devlet şuuruyla hareket edilmesi gerektiğini söyledik. Söylemeye de devam edeceğiz. Biz bu oyunda yokuz. Sürekli hatırlatacağız. Türkiye’yi çıkmaz sokak olan bir yola sokmalarına da imkan vermeyeceğiz” ifadesini kullandı.
İYİ Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu, TBMM’de gündeme dair basın toplantısı düzenledi.
Türkiye’nin akılla değil korkuyla yönetildiğini savunan Kavuncu, “Türkiye, hamasetle ve günlük politikalarla yönetiliyor. Türkiye, hukuk işine geldiyse uygulanan yaklaşımlarla yönetiliyor. Dolayısıyla yaklaşımlarda, konuları ele alışta veya çözümlerinde biz hep çelişkili karar ve davranışlarla karşı karşıya kalıyoruz. Sonuçta da bu durum; halkın hukuka, adalete olan güveninin sarsılmasına, siyasetin itibarını yitirmesine yol açıyor” değerlendirmesini yaptı.
Teğmenlerin yemini: “Alınacak karar Bakan Güler’in itibarını etkileyecek”
Kara Harp Okulu’ndaki mezuniyet töreni sırasında “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek kılıçla yemin eden teğmenlerin ihraçlarının istenmesine değinen Kavuncu, teğmenlerin FETÖ gibi yapılanmaların orduya bundan sonra giremeyeceğinin motivasyonu ile bu yemini etmiş olabileceklerini söyledi.
Teğmenlerin, AK Parti iktidarında atanan komutanlarca yetiştirildiğini belirten Kavuncu, “Geçmişteki travmalardan ve korkulardan kaynaklanan; zamanında belli gazetelerinin yapmış olduğu provokasyonlarla Genelkurmay Başkanı’nın tutuklandığı bu ülkede, gene benzer provokasyonlarla bu gencecik çocukların geleceğini ve hayatını karartacak bir adım umarım atılmaz.” dedi.
Kavuncu, alınacak kararın Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in itibarını etkileyeceğini vurguladı.
Kadın teğmenlere yönelik sosyal medyadaki hakaret içeren paylaşımlara işaret eden Kavuncu, “Bunlar mahkemeye yansıdı. İktidar cephesinden bir yetkilinin yakınına böyle bir hakaret edilse polisler belki de o sabah hakaret eden kişiyi kapıdan alırlardı. Ama isimleri belirtilmediği için hakaret eden kişilere cezai müeyyide uygulanmadı” şeklinde konuştu.
Merkel’in hatıra defteri: “Erdoğan’ın da yazacaklarını bekliyoruz”
Eski Almanya Cumhurbaşkanı Angela Merkel’in hatıra defterinde yazılanlara göre; Türkiye’nin kaçak göçmenlere yönelik tavrının Avrupa Birliği’ni memnun ettiğine işaret eden Kavuncu, “Merkel yazmış olduğu kitapta ‘Türkiye’nin bu konuyla ilgili oynayacağı çok büyük bir rol vardı. Ben de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüştüm ve görüştüğümde fark ettim ki siyasi yelpazede çok geniş bir etki alanı var. Görüşmeler sonunda da bu göçmen meselesinin Avrupa’nın başına bir bela olmasını kurtardık’ diyor” dedi.
Bu duruma Türkiye açısından bakıldığında iki konunun ortaya çıktığını savunan Kavuncu, “Yabancı devletler, bir tek kişinin ikna edilmesiyle Türkiye ile ilgili meselelerin halledilebileceğini görmüşler.” değerlendirmesini yaptı.
Avrupa Birliği’nin Erdoğan – Merkel görüşmesini oldukça olumlu karşıladığına işaret eden Kavuncu, günümüzde Türkiye’de milyonlarca mülteci bulunurken Türk vatandaşlarının Avrupa Birliği ülkelerine vizesiz gidemediklerini vurguladı.
Kavuncu, “Nasıl bir anlaşma yapıldıysa, ben olsam ben de iltifatlar yağdırırım. Tabii biz bütün bunları Merkel’in anılarından okuyoruz. Cumhurbaşkanımızın görev süresi en geç 2028’de tamamlanıyor. Anayasa’ya göre tekrar aday olma ihtimali olmadığından, Cumhurbaşkanı’nı tekrar aday yapacak bir erken seçim kararı alma cüretini de hiçbir partinin göstermeyeceğine inandığımızdan; en geç 2028 tarihi itibariyle Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hatıralarını yazmaya başlayacağına ve bu konuları bir de o perspektiften okuyabileceğimize dair bir umut taşıyoruz” diye ekledi.
Etki ajanlığı düzenlemesi
AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in davet ettiği bir toplantıda, etki ajanlığı düzenlemesine neden ihtiyaç duyulduğu yönündeki gerekçelerin kendilerine anlatıldığını aktaran Kavuncu, “Muhalefet partileri olarak bunları dinledik. Kendi önerilerimizi de sözlü olarak dile getirdik. Mevcut ceza kanununun bu konularda neden yeterli olmadığını anlamaya çalıştık. Bize de ‘Görüşlerimizi duyduk, dinledik ve konuyla ilgili yakın zamanda bir geri dönüş yapacağız.’ dendi. Özlem Zengin olumlu bir adım attı ancak AK Parti Grup Başkanı, ‘Muhalefet hiçbir somut öneride bulunmadı’ gibi bir açıklamada bulundu.” dedi.
Kavuncu, “Bu durun, olumlu yaklaşımı sabote etmek veya muhalefete bir tuzak kurmaktır. Biz öyle okuruz. Ya da kendi grup başkan vekilini sabote etmektir” değerlendirmesini yaptı.
Yasaya neden ihtiyaç duyulduğuna yönelik konuşan Kavuncu, “Bu kafayla gidilirse, Türkiye daha çok yasaya ihtiyaç duyar. Birçok kanun da yetersiz kalır. Biraz önce mülteci meselesini konuştuk. Plansız, düzensiz, kontrolsüz göçe uğrayan bir ülkede, istihbarat örgütleri burayı operasyon cenneti haline çevirir. Bu kadar fazla çetenin, mafyalaşmanın olduğu bir yerde istihbarat örgütleri elbette kullanacak maşalar, taşeronlar bulur. Dolayısıyla kendi yarattığınız bu iklimin içinden çıkabilmek için de; bu tür ilave, hepimizi endişeye sevk eden, manipüle edilebilecek, çerçevesi çok geniş ve anlamakta zorlanacağımız yasalar da gündeme gelir” şeklinde konuştu.
Kavuncu şöyle devam etti: “Muhalefet olarak hem bu konulara dikkat çekeceğiz hem de bu tür konuların nasıl başka arızalara yol açacağını anlatmaya devam edeceğiz. Demokrasinin güzelliği; Türkiye’de her 5 yılda bir seçimler yapılıyor. Hep şu soru; yarın iktidarı bir başka partiye teslim ettiğimizde bugün çıkartmaya çalıştığımız bu yasalar bize nasıl yansır. Bugün söylenen tereddütlerin aynısını o gün yaşar mıyız? Bu; çok kıymetli bir soru, ülkenin sigortası ve garantisidir. Onun için sonuna kadar buradan milim taviz vermememiz, anayasaya sonuna kadar sahip çıkmamız gerekir. Konmuş olan kanunlara erken seçim başlığı adı altında, tekrar aday olamayacak bir kişiyi tekrar aday yapacak girişimlere hiçbir şekilde girmememiz gerekir.”
Belediye kreşlerine engel
Belediye kreşlerine yönelik iktidar engeline değinerek 2007’de çıkmış ilgili kanunun uygulanmasının 17 sonra akıllara geldiğine işaret eden Kavuncu, “17 yıl boyunca hiçbir belediyeye ‘Siz ne yapıyorsunuz? Böyle bir kanun var arkadaş. Anaokulu açamazsınız’ demeyen iktidar, 31 Mart seçimlerinden sonra buna benzer birçok kanunu hatırlamaya başlıyor. İşine geldiği gibi kanunları çalıştıramazsın. İşine geldiği zaman ben bu kanunu hatırlayayım diyemezsin. Eğer biz Türkiye bir hukuk devleti yapacaksak, kanunlarla yönetilen bir ülke haline getireceksek; mevzuat kanun AK Parti için de mevzuat kanundur, Cumhuriyet Halk Partisi için de mevzuat kanundur.” ifadesini kullandı.
Vatandaşların tüm bu kavgalardan etkilendiğinin altını çizen Kavuncu, “Asgari ücretle çalışan analar çocuklarını bu kreşlere yolluyor. Orada beyefendiler bağırıp çağırırken, olup biteni korkuyla izleyenler kim oluyor biliyor musunuz? Asgari ücretle yaşamaya, ayakta kalmaya çalışan, çocuğunu o kreşlere gönderip ihtiyacını gideren kadınlarımız oluyor. Bir korku filmi seyreder gibi bu olan biteni seyrediyorlar” değerlendirmesini yaptı.
Bakan Kurum’a seslenen Kavuncu, kreş konusunun aksine deprem bölgesindeki konutların teslim edilmesini istedi.
Bahçeli’nin çağrıları
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Öcalan” çağrıları üzerine İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a işaret ettiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Bahçeli ile hemfikir oldukları yönünde açıklama yaptığını hatırlatan Kavuncu, “Böylece umut hakkı ve Öcalan’ın Meclis’te konuşabilme ihtimali konusunda AK Parti’nin de aynı düşüncede olduğunu, hep beraber hareket edildiğini gördük” dedi.
“Ana muhalefet bütün bunlar olurken normalleşme çabaları içerisinde ve bir süreç başlatılmış.” diyen Kavuncu, “Bu sürecin ne olduğuna ve nasıl işlediğine dair de bir bilgi sahibi değiliz. Bir sürü yorum yapıldı. Cumhurbaşkanı’nın adaylığının tekrar önünü açmak için böyle bir adım atıldığı düşüncesi vardı. Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelerden kaynaklı bir planlamamı var? Hiçbir açıklama, hiçbir paylaşım yok. Terör başının Meclis’te konuşturulması gibi bir yaklaşım var. Türkiye bu süreçleri daha önce de yaşadı. Bizler bunların doğru olmadığını, tehlikeli olduğunu, bir devlet şuuruyla anlayışıyla hareket edilmesi gerektiğini söyledik. Söylemeye de devam edeceğiz. Biz bu oyunda yokuz. Sürekli hatırlatacağız. Türkiye’yi sonuç çıkmaz sokak olan bir yola sokmalarına da imkan vermeyeceğiz, müsaade etmeyeceğiz.” şeklinde konuştu.
Okuduğu bir köşe yazısında “Türkiye Cumhuriyeti, apartheid sistemini uyguladığını kabul etmelidir” ifadesinin yer aldığını ekleyen Kavuncu, “Eğer siz terör başının Meclis’te konuşma ihtimalini gündeme getirirseniz, birileri de çıkar Abdullah Öcalan’dan Mandela yaratmaya çalışır. Birileri çıkar Türkiye Cumhuriyeti’ni, Güney Afrika’da uygulanan apartheid sistemiyle eş tutar. Türkiye’de bu mu yaşatıldı? Türkiye’de hangi alanda bunları gördük. Yazıktır, günahtır. Cumhuriyet’e bunu yapmayın.” ifadesini kullandı.