16 Nisan 2017 tarihinde yapılacak referandumda halkımız tarafından asıl oylanacak olan şey , cumhuriyetimizin yönetiminde kuvvetler ayrılığı ilkesi uygulanmaya devam mı edilecek yoksa bütün kuvvetler tek elde mi toplanacak hususudur.
Kuvvetler ayrılığı, devlet organları olan yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılmış oldukları bir devlet yönetim modelidir.
Devlet yönetiminde kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulanması fikrinin ortaya atılışı ilk olarak Fransız yazar Montesquieu tarafındandır.
Sistemin asıl amacı devletin en önemli 3 erki olan yasama yürütme ve yargı güçlerinin birbirini denetlemesi ve kontrol etmesidir.
Referandumda halk oylamasına sunulacak olan anayasa değişiklikleri halkımız tarafından onanırsa, devlet başkanını denetleyecek kurum olan anayasa mahkemesi üyelerinin büyük çoğunluğu yine devlet başkanı tarafından atanacak, devlet başkanı nedensiz olarak parlamentoyu feshetme ve seçim yenileme hakkına sahip olacaktır.
Ayrıca tarafsız ve bağımsız olması öngörülen hakim ve savcıların atamalarını yapan kurum olan HSYK üyelerinin büyük çoğunluğu da iktidar tarafından seçilecektir.
Ayrıca yasama gücünün başı olan başbakan ortadan kalkacak, yasama ve yürütme iktidarın tekelinde toplanacak, yargı erkinin üyeleri de iktidar tarafından atanarak bir nevi ” adalet” kontrol altına alınacaktır.
Yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden bağımsız olması ve birbirlerini kontrol etmesi düşüncesi on binlerce yıllık insanlık tarihinin büyük bölümünde krallıklar tarafından zulüm ve baskı altında yönetilen halkların aynı acıların yaşanmasının önüne geçebilmek adına geliştirdiği bir reçetedir.
Zira insanlık tarihi bizlere ülkesini savaşa sürükleyen gözü dönmüş diktatörlerin yaptığı hataların bedelini sadece hatalı karara imza atan diktatörlerin değil tüm halkın ödediğini göstermiştir.
İnsanlık tarihi bizlere iktidarların güce asla doymadığını, her zaman daha fazlasını istediğini ve daha fazla gücü elde edebilmek için her yolu deneyebileceğini göstermiştir.
16 Nisan 2017 tarihindeki referandumda oy kullanacak bütün vatandaşların sorumluluğu bu nedenle çok ağırdır.
Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetimizin değerlerinin tahrip olmasını engellemek ve “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” düsturundan hiçbir zaman vazgeçmemek bu ülkenin her bir vatandaşının görevidir.
Pazar günü referandumda bütün İznikli hemşehrilerimi hayırlı oylamalar diliyorum…
“Bir rejim, haIkın adaIete inanmaz bir haIe geIdiği noktaya geIince o rejim mahkum oImuştur.” Montesquieu