Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Bağlı ve İlgili Kuruluşlarının bütçeleri görüşmelerinde söz alan İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, Bakan ve kurumunu eleştirdi.
İYİ Partili Türkoğlu şöyle konuştu:
“Sayın Bakan nihayet sizi görmek nasip oldu. Uzun bir süredir Bakanlığınızı ilgilendiren konular sürekli gündemde ama siz ortalıkta hiç yoktunuz” diyerek
Hadi fırsat bulamadınız, çok meşgulsünüz diyelim; peki çok meşguldünüz de, yeni doğan çetesinin yıllardır SGK’yı soyduğundan niye haberiniz yok!
Siz hiç kurum içi denetim yapmıyor musunuz? Açıklamalarınızda, “SGK bu konuda gereğini, yaptı hiçbir eksiğimiz yok” diyorsunuz.
Diğer taraftan da “2023 yılı Kasım ayında Savcılık konuyu bildirdi, müfettiş görevlendirdik, 19 hastaneden birinin ödemesini mayıs ayında birini de ağustos ayında durdurduk, diğerlerini de Sağlık bakanlığı ruhsatları iptal edince durdurduk” bilgisini veriyorsunuz.
Sn. Bakan bu söyledikleriniz birbiriyle çelişiyor farkında mısınız?
Sizin bilgilerinize göre, olay 1 yıl önce savcılık tarafından SGK’ya bildirilmiş ama siz 19 hastaneden sadece ikisinin ödemesini durdurmuşsunuz; biri Mayıs ayında diğeri de Ağustos ayında.
Yani olayı öğrendiğiniz halde bir hastaneye 6 ay, diğerine 9 ay ödeme yapmışsınız. Diğer 17 hastaneye de hiçbir şey yapmamışsınız ama ödemelerini tıkır tıkır vermişsiniz.
Olay basına düşüp Sağlık Bakanlığı ruhsatları iptal edince, mecburen 17 hastanenin de ödemesini durdurmuşsunuz.
Anlaşılan Sağlık Bakanlığı ruhsatları iptal etmese ödemeyi aynen sürdürecektiniz!
Bütün bunlara rağmen Sn Bakan; “Biz üzerimize düşen her şeyi yaptık” diyorsunuz. Hayır Sn. Bakan, SGK hiçbir şey yapmadı.
Şimdi lütfen cevap verin!
Bu 19 hastaneye SGK ne kadar usulsüz ödeme yapmıştır ve bunları nasıl geri alacaksınız?
Neden savcı olayı bildirince, gereğini yapıp ödemeleri durdurmadınız?
Bunun sorumlusu kim Sn. Bakan?
Siz ve yeterli liyakatten yoksun bürokratlarınız, işini düzgün yapmadığı için bu bebekler öldü, farkında değil misiniz?
Bu nasıl “risk odaklı” denetim, bu nasıl “yapay zekâ” ki hiçbir usulsüzlüğü yolsuzluğu tespit edemiyor!
Demek ki yapay zekada da, “liyakatsiz ya da torpilli yapay zekâ” kullanıyorsunuz ki, o da doğru çalışmıyor.
Artık şundan çok eminiz ki;
Eğer herkes işini düzgün yapsaydı bu çeteler SGK’yı asla soyamazdı!
Gelelim emeklilere.
Bu yılı “emekliler yılı” ilan ettiniz, maşallah emeklinin başına gelmeyen kalmadı.
Ülkemizde 16,5 milyon emekli var, bunların büyük bölümü açlık sınırında ve maalesef tarihin en kötü dönemini yaşıyorlar.
Peki siz ne yapıyorsunuz?
“Otobüslerde yüzde 10 indirim, uçaklarda sembolik indirim, KYK yurtlarında tatil” gibi işlerle uğraşıyorsunuz!
Bir de bu yıl emekliler yılı olmasa ne olacaktı acaba merak içindeyim.
Emekli “Açım, ekmek bulamıyorum, çocuğuma harçlık veremiyorum” diyor.
Siz, “uçakla seyahatten, tatilden, lokantada indirimden” bahsediyorsunuz.
Allah aşkına siz hiç sokağa çıkmıyor musunuz?
Emekli, “uçaklısını” boş ver seyahati unutalı, lokantanın da neredeyse önünden dahi geçmeyeli, yıllar oldu sayenizde.
Siz nasıl vicdansız bir sistem kurdunuz ki;
10 yıl çalışan ile 30 yıl çalışan emekli aynı maaşı alıyor?
Bütün emeklileri “açlıkta” birleştirdiniz.
Emeklilerin ezici çoğunluğu 12.500 TL alıyor.
Bir de geçenlerde, “Dalga geçer gibi, emeklilerin hepsi 12.500 almıyor. 50, 60, 70 bin lira emekli aylığı alan da var” diyorsunuz!
Belki haberiniz yoktur, ben söyleyeyim; Bu söylediğiniz rakamları alanlar, emeklilerin yüzde 1 ‘i bile değil.
EYT’yi çıkararak, bazı vatandaşlarımızı sevindirdiniz ama işe başlama tarihi 1 gün sonra olanları, 17-18 yıl daha geç emekliliğe mahkum ederek şok ettiniz!
Böyle adalet mi olur?
Bu arkadaşlar da, “Emeklilikte Adalet” diye yeni bir demek kurdular haklı olarak.
İşe 8.9.1999 tarihinde girdiyseniz ne ala, yaş şartı yok, 20 yıl sonra emeklisiniz.
Ama 9.9.1999 tarihinde girdiyseniz, 60 yaşında emekli olacaksınız!
Sadece 1 gün farkla 18 yıl geç emeklilik, ne güzel adalet değil mi?
Soruyorum;
Sizi, yalnızca 1 günden dolayı 18 yıl geç emekli etsek, ne yaparsınız?
Şimdi de 2024 yılında emekli olanlar
2025 yılında emekli olanlara göre yüzde
30 daha fazla emekli aylığı alacak. Siz bu adaletsizlik konusunda da kılınızı kıpırdatmıyorsunuz!
Nasıl oluyor da 31 Aralık’ta emekli olan, 1
Ocak’ta emekli olacak olandan yüzde 30 daha fazla emekli aylığı alıyor?
Bu nasıl bir hesap?
Hangi akıl, hangi vicdan bunu kabul eder.
Siz çalışma bakanısınız, bunu nasıl kabul edersiniz? Neden bunu düzeltmezsiniz?
Özellikle kamu işçileri çalışmak istiyorlar ama bir yıl sonraya kalsalar ömür boyu emekli aylığı yüzde 30 daha aşağı olacak diye emeklilik kuyruğuna giriyorlar!
1999 yılında en düşük emekli aylığı 79 Lira 59 Kuruş idi ve o tarihte bununla 10 çeyrek altın alınıyordu.
Şimdi en düşük emekli aylığı olan 12.500 TL’ye, kaç çeyrek altın alınıyor?
Sadece 2,5 tane.
Bu arada;
Kurumunuzda liyakatsiz, eş, dost atamaları maalesef aynen devam ediyor, yani değişen bir şey yok.
Odacısını daire başkanı olarak atayan bakan olarak zaten tarihe geçmiştiniz.
Son yaptığınız da hepsini unutturdu maşallah!
Arkadaşınızın 1 gün bile memuriyeti olmayan, Almanca bilmeyen ve kayıtlarda aşçı olarak geçen oğlunu, Duesseldorf’a çalışma ataşesi yaptınız.
Bakanlıkta onca yetişmiş uzman dururken, bu atamayı nasıl izah ediyorsunuz, hangi vicdana sığdırıyorsunuz?
Tamam sizin için liyakat yok, eş dost ataması normal bunu önceki atamalarınızdan anlıyoruz.
Bu atamayı onaylayan Sn. Cumhurbaşkanı da mı bunu hiç görmez! Orası da noterlik makamı mı oldu?
Tabi siz böyle yapınca bürokratınız da size uyuyor.
SGK Başkanınızın, 3 koltuğu olunca ve 3 tane lüks makam aracı oluyor. Hafta sonları da İstanbul’daki evine devletin arabası ile gidiyor!
Mesela siz bununla ilgili SGK Başkanınıza soruşturma açtınız mı? Yok!
Devletin benzin parasını geri aldınız mı? O da yok!
Tabi siz hemen bunları hemen yalanlayacaksınız.
Ama doğruyu bulmak çok kolay Sn. Bakan.
Bir müfettiş görevlendirin, İstanbul’a kadar bir sürü gişe var, kamera var; bu arabalar ne zaman buralardan geçmiş tespiti çok kolay.
Tabi bunun için yürek lazım!
Bitti mi?
Bitmedi, SGK Başkanı halen daha Yatırım Bankası’nın Yönetim Kurulu Başkanlığına da devam ediyor.
SGK’nın part-time mı yönetiliyor yoksa Sn. Bakan?
Ama yönetilemediği de zaten ortada, çünkü yanlış olan her şey gözlerimizin önünde oluyor.
Şu anda görüşmelerine devam ettiğimiz Türkiye’nin 2025 yılı bütçesi 14,7 trilyon TL.
Bütçe açığı yaklaşık 2 trilyon.
2025 yılında SGK açığı 550 milyar.
Hazine’den transfer edilecek para kaç lira biliyor musunuz? Tam 2,1 Trilyon Lira.
Yani koskoca Türk Devletinin bütçe açığı 2 Trilyon… SGK’ya transfer ise 2,1 trilyon.
İşte hikâye bu kadar, gerisini siz düşünün!
Şimdi gelelim bu yılın esprisine;
Bu espri de yine Sn. Bakan size ait.
Dediniz ki, “Cumhurbaşkanımızda emekli ama bakın fedakârca çalışmaya devam ediyor, ülkesi için fedakârlık yapıyor, bunun için herkes çalışmaya devam etsin!”
Hey Allah’ım, güler misin, ağlar mısın?
Yahu Sn. Bakan o imkanları kime verseniz, son nefesine kadar çalışır merak etmeyin!
Bu arada İŞKUR konusuna da yeniden değineyim;
İŞKUR’un kimseyi işe falan yerleştirdiği yok bilesiniz.
İsterseniz birlikte araştırıp soralım, “İşe yerleştirdik” denilen kişileri.
Bunların hepsi kâğıt üzerinde yapılan işler.
TYP’yi kaldırdınız, yerine saçma bir şey uydurdunuz. Haftada 3 gün çalışılacakmış falan filan.
Tabi böyle olunca da kimseler talep etmiyor.
Bu yüzden okullar pislik içinde.
Bu nedenle de öğrenciler hastalanıyor.
Yaptığınız hiçbir şeyin saha araştırması yok.
Her zaman ki gibi masa başında yapıyorsunuz.
Bunlar ne yazık ki acı gerçekler.
Ben hiç eğip bükmeden doğruları konuştum konuşmaya da devam edeceğim.
Belki Sn. Bakan’a ekibi doğru bilgi verilmiyor olabilir.
Ama ben söyledim. Artık doğruları biliyorsunuz Sn. Bakan…
Yani “Bilmedim, görmedim, duymadım” yok!
Devam edelim;
Ülkemizde kısa adı GSS olarak bilinen, Genel Sağlık Sigortası konusunda büyük bir sıkıntı yaşanıyor.
Vatandaş adeta “GSS Travması” geçiriyor ve haklı olarak da isyan ediyor.
Diyor ki;
“Genel sağlık sigortası adı altında biz işsiz ve sigortasız vatandaşlara acımasız bir borç dayatılıyor!”
Haklı olarak da soruyor:
“Bu nasıl bir sistem?” diye.
İddialar vahim:
Kimine 10 bin, kimine 20 bin, kimine de 50 bin TL ödeme emri geliyor.
Ama öyle ama böyle, her ay borç tahakkuk ettiriliyor.
Hatta bugünlerde posta yolu ile icra kağıtları da gelmeye başladı.
Canı yanan vatandaşlarımız için bir çözümünüz var mı?
İşte biz de görevimiz yapıyor ve vatandaşın sesine, bu Yüce Meclis’in çatısı altında tercüman oluyoruz.