CHP lideri Özgür Özel: Örgütün iradesine saygılı olacaksınız

SİYASET

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Ankara İl Danışma Kurulu toplantısında gerçekleştirdiği konuşmada tüzük değişikliği hazırlıklarına dikkati çekerek, “Aklımızda bir tane numara var. Yüzde 38 son seçimde aldığımız oy, hedefimizde bir tane numara var, yüzde 51 gelecek seçimde alacağımız oy” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara İl Danışma Kurulu toplantısında konuştu. Özel, “Ömrü savaş meydanlarında geçen kurucumuz, kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm bu süreçlerin sonunda 20 Nisan 1931’de ülkemize ve partimize, hatta dünya siyasetinde kendisini takip eden ve edecek herkese çizdiği istikamet şudur: Cumhuriyet Halk Fırkası’nın umumi siyasetini şu kısa cümle açıkça ifadeye kafidir zannederim. Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesi için çalışıyoruz. Parti olarak aynı istikamette yolumuza devam ediyoruz. CHP’nin Genel Başkanı seçildiğim günden sonra ilk iş Sosyalist Enternasyonal’in yapılacak seçimlerinde başkan yardımcılığına aday olmak oldu. Dünyadaki sol ve sosyal demokrat, sosyalist partilerin tümünün üye olduğu sosyalist enternasyonalde, Avrupa’daki sol ve sosyal demokrat partilerin çatı örgütü Avrupa Sosyalist Partisi’nin toplantılarında, Alman Sosyal Demokratların kongresinde, nasip olursa eylül ayının sonunda BM marjında, New York’ta yapılacak Sosyalist Enternasyonal toplantısında tekrar edeceğim üzere, dünyadaki 24’ü ülkelerinde iktidarda olan 130 siyasi akrabamıza yazdığım mektupta olduğu üzere başta Filistin’deki İsrail zulmünün sona erdirilmesi, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi, dünyanın neresinde kan akıyorsa, gözyaşı varsa buna en kuvvetli yerden itiraz edilmesiyle ilgili en güçlü inisiyatifi aldık. Almaya da devam edeceğiz” ifadesini kullandı.

“10 EKİM ANITI HAZIR”

CHP lideri Özel şöyle konuştu: “Bugün il danışma kurulumuz, tabi partinin tüzüğü gündemiyle toplanıyor, çok kıymetli. Bunu sayın il başkanımızla değerlendirdiğimizde belki bir hafta önce olabilirdi ama özellikle bugüne denk getirmek istedik. Mansur Başkanımızın daha önceden söz verdiği ama belediye meclis çoğunluğumuz olmadığı için ve valiliğin buna dayanarak çıkardığı birtakım zorlamalarla, engellemelerle bir türlü bir sözü yerine getiremiyorduk. 31 Mart akşamı hep birlikte belediye meclis çoğunluğunu büyük farkla kazandıktan sonra 10 Ekim’de, Gar Katliamında hayatını kaybedenlerin, hayatlarını kaybettiği noktaya bir barış anıtı dikmeye karar verilmişti. O terör saldırısında, kanlı terör saldırısında hayatını kaybeden 103 vatandaşımızın anısına Mansur Başkan muhteşem bir anıt hazırlattı. Bu anıtın Dünya Barış Günü’nde açılışını yapalım ve sonra hep birlikte il danışma toplantımıza geçelim diye düşünmüştük. Ancak sadece operasyonel sebeplerle, anıt hazır, kaide hazır ama üzerine bugün oturtulursa sorun olabilir. Birkaç haftaya daha ihtiyaç var dedi heykeltıraş. 9 Ekim günü hazır aileler Ankara’ya gelmişken, onlarla birlikte yapmaya karar verdik. Ancak Dünya Barış Günü’nde bunun müjdesini verebiliyor olmaktan, Sayın Mansur Başkanın, bütün belediye başkanlarımızın, belediye meclis üyelerimizin hem Türkiye’deki teröre karşı ortaya koydukları bu güçlü irade, hem de barışa duydukları özlem ve çağrı için kendilerine ve bütün örgütümüze yürekten teşekkür ediyorum.”

“SORULARA CEVAP VEREMEZ HALDEYDİM”

“Geçen sene bugünlerde durumumuz pek iyi değildi. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde çok istediğimiz, gayret sarf ettiğimiz, çok hak ettiğimiz her iki seçimi kaybetmiş, parlamento çoğunluğunu kazanamamış, ikinci tura kalan seçimlerde Cumhurbaşkanı adayımızı seçtirememiştik. Gençlerin yüzündeki gülücük ortadan kalkmış, adeta gözlerindeki fer sönmüştü. İleri yaştakilerimizin omuzları düşmüştü. Öğretmenevine çıkan emekli öğretmen sayıları beşte birine düşmüştü. Babama sordum, baba ne var, ne yok dedim. Tatsız bir hal oğlum, kimse gelmiyor öğretmenevine. Herkes hayata küstü demişti. Kızımın arkadaşlarının sorduğu sorulara cevap veremez haldeydim. Hep mi bunlar yönetecek? Bu yasaklar hep mi sürecek, hani bu sefer oluyordu, biz de mi yurtdışına gidelim? Bu duygular içinde biz bir yola çıktık. Değişim dedik ama bu değişimi ilk günden itibaren ısrarla vurguladık ki kişi ve kişilere indirgemek büyük vefasızlık, haksızlık, büyük hakkaniyetsizlik olurdu. Bu durumdan bir kişiyi ya da o kişi ile birlikte bazılarını, o kişinin bazılarını tek başına sorumlu tutması hakkaniyetli değildi. O yüzden biz dedik ki değişim olacak ama mutlaka bunun altı dolacak, doldurulacak. 5 Kasım’da kurultay iradesi tecelli etti ve bize vefalı bir vedanın, kararlı bir başlangıcın görevini verdiler. O konuda her iki noktada üzerimize düşeni elimizden geldiği kadar yapıyoruz. Partimizin tüm organlarında ve tüm kademelerinde bu özen ve kararlılığın gösterildiğini memnuniyetle takip ediyorum.”

“TÜRKİYE’YE CEVAP VERMESİ GEREKİYOR”

“Şimdi o gün CHP değişirse, Türkiye değişir demiştik. CHP’de genel başkanın, MYK üyelerinin değişmiş olması değişimin tamamlandığını değil sadece başladığını gösteriyordu. Bu önemli sorumluluk artık bize partinin Türkiye’yi değiştirecek şekilde kendini değiştirmesini öğütlüyordu. Bunun yazılı belge açısından iki somutlaşmış hali var. Bir tanesi parti tüzüğü. Türkiye’ye demokrasiyi vaat ediyorsanız, kendi içinde demokratik olacaksınız. Türkiye’ye demokrasi vaat ediyorsanız, parti içi demokrasiyi öne alacaksınız. Bunun için olmazsa olmaz örgütün sesini her aşama, kademe ve her kararda dinleyip, örgütün iradesine saygılı olacaksınız. Bir diğeri partinin hiç şüphesiz nasıl yönetileceğini tarif eden tüzük kadar önemli parti programı. Bir parti programımız var. Kötü bir program değil. Okuyanı utandırmaz, uygulansa bugünden iyi olur ama yazıldığı günden bugüne zamanın getirdiklerini kapsamayan, geleceğe dönük söyleyeceğimiz sözlerde eksik kalan noktası var. Biraz kısalması gerekiyor. Netleşmesi gerekiyor. Türkiye’ye CHP iktidar olduğunda nasıl yönetir sorusuna cevap vermesi gerekiyor. 4-9 Eylül arası, öyle kurultayı iki günlük, tüzük kurultayını bir günlük yapmayalım, bu partinin tarihinde uzun kurultaylar, 10-12 günlük kurultaylar var. Bolca tartışalım. Bolca çalışalım ve sonunda bu salondan güçlenerek çıkalım denen ve benim çok katıldığım bu söyleme uygun olarak 4-9 Eylül arası altı günlük bir değişim kurultayını öngördük.”

“GÜÇLÜ BİR KATILIMLA SİVAS’A GİDECEĞİZ”

“Bu değişim kurultayı önce tarihe güçlü bir atıfla geçecek. 4-9 Eylül arasındaki kurultay, ilk gününde 4 Eylül günü tarihe kuvvetli bir atıf yapacak. Parlamento grubumuz, il başkanlarımız, Parti Meclisi üyelerimizin temsiliyetiyle, güçlü bir katılımla birlikte Sivas’a gideceğiz. Değişim kurultayını Sivas’ta başlatacağız. Niye Sivas’ta başlatıyoruz? Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 9 Eylül 1923’te dilekçeyi verdiler, parti resmen kurulmuş kabul etti. 1927’de o günkü deyimiyle ilk kongresini, bugünkü deyimiyle kurultayını yapıyordu. Açılışta Halk Fırkası’ın ilk kongresine hoşgeldiniz denince herkes alkışladı. Gazi Mustafa Kemal alkışlamadı. Kürsüye çıktığında dedi ki bir yanlışlıkla meşgul olmayalım. Bu bizim ilk kongremiz değildir. Birincisini 4 Eylül 1919’da Sivas’ta yaptık. Aslında hani var ya, açsın, yoksulsun, işsizsin, güvencesizsin ama tehlike büyük. Oyu bana vermelisin. Yoksa onlar gelecekler. Bizi söylüyor. Bayrağı indirecekler. Ezanı dindirecekler. Vatanı böldürecekler diyorlar sonra da Gazi’nin adını ağızlarından eksik etmiyorlar. Bir baksana o bayrağı indirecekler dediğin, yurdun belli yerlerine Yunan bayrağı çekilmişti. Ezanı dindirecekler dediğin, müezzinleri ve imamları süngülerle öldürmüşlerdi. Vatanı böldürecekler dediğin yedi işgal ordusu Anadolu’yu taksim etmişti. İşte o günün kurtarıcısı ve kurucusu diyor ki ben bu işi yaparken, CHP’nin ilk kurultayı olarak Sivas Kongresini kabul ediyorum. Bu parti böyle bir partidir diyor. O yüzden kuvvetli bir tarihe atıf yapacağız. Sonra Ankara’ya döneceğiz. 5’inde tüzük komisyonu, Ankara İl Başkanımızın mensuplarından biri olduğu, 81 ilden tercihen il başkanlarını, katılamıyorlarsa konuya hakim görevlendirdikleri bir il başkan yardımcısını ya da herhangi bir üyeyi davet ettiğimiz, parlamento grubumuzdan iki arkadaşımızı, bir kadın ve bir erkek görevlendirdiğimiz, Parti Meclisimizden üç arkadaşımızı iki kadın ve bir erkek görevlendirdiğimiz, Dil Derneği’nden anında yazım ve dil bilgisi desteği alan ilgili genel başkan yardımcısının başkanlık ettiği komisyon son toplantısını yapacak. O toplantı tüzüğümüze, kurultaya önerilmek üzere son şeklini verecek. Havada tüzük taslakları uçuşuyor. Yalan, yanlış bilgilerle birileri partiyi sosyal medyadan karıştıramayan ya da çıktıkları televizyon programları ile karıştıramayan, iktidara müzahir gazetecilere sözde sızdırdıkları bilgilerle karıştıramayanlar şimdi sahte tüzük taslakları ile çıkıyorlar. Tüzük taslağının Ankara İl Danışma Kurulu’nun görüşü alınmadan şekli verilmiş olabilir mi? Tüzük taslağı yarın Parti Meclisi ile tartışılmadan verilmiş olabilir mi? 128 milletvekili gelip tüzüğü konuşmadan tüzüğün bir taslağı oluşmuş olabilir mi? Bazısı ham taslak. Bazısı tamamen uydurma.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.