Uluslararası Davud El Kayseri Sempozyumu İznik DSİ tesislerinde başladı. 9-10 Mayıs tarihlerinde sürecek olan sempozyuma Prof. Dr. Yaşar Aydınlı, Prof. Dr. Mustafa Karal, Prof. Dr. Süleyman Uludağ, Prof. Dr. Mustafa Tahralı,Prof. Dr. Turan Koç, Prof. Dr. Ömer Mahir Alper, Prof. Dr. Mehmet Bayraktar, Prof. Dr. Cafer Karadaş, Yrd. Doç. Abdurrahman Alkış, Doç.Dr. Mustafa Çakmaklıoğlu, Prof. Beki Alaaddin, Prof. Ebdürezzak Tek, Doç. Dr. Ömer Türker, Yrd. Doç. Dr. Zeliha Öteleş, Yrd. Doç. Dr. Sema Özdemir, İhsan Fazlıoğlu, Doç.Dr. Osman Nuri Küçük, Mohammadamin Shahjoui konuşmacı olarak katıldılar.
Sempozyuma İznik Kaymakamı Hüseyin Karameşe, İznik Belediye Başkanı Osman Sargın, Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Daire Başkanı Aziz Elbas, Ak Parti İznik İlçe Başkanı Tamer Mahmut Hersek, İlçe Müftüsü Veli Vehbi Bardakçı, Belediye Meclis Üyeleri, Ak Parti İlçe Kadın Kolları Başkanı Ayşegül Tosun, Ak Parti İlçe Gençlik Kolları Başkanı Faruk Demircan, İznik Belediyesi Kent Konseyi Genel Sekreteri Havva Candar, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Akademisyenleri, öğrencileri ve çok sayıda İznikli katıldı.
Belediye başkanı Osman Sargın, “Davud el Kayseri 1261 yıllarında Kayseri’de doğdu. Kadı Seracettin el Umrevi’den dersler aldı daha sonra Kahire’de bir süre eğitim gördü. Ondaki ilim aşkı dönemin şöhretli alimi olan Abdulrezzak Kaşani ile görüşmek için İran yollarına düşürdü. Din ve Dünya ilimlerinde büyük şöhret sahibi oldu. Orhangaiz kendisini İznik’e davet ederek Osmanlı’nın ilk medresesi Süleyman Paşa Medresesi’nin başmüderrisi tayin etti. 15 yıl çalıştığı medresenin sistemini ve doğal olarak da Osmanlı Devleti’nin medrese sistemini kurdu. Osmanlı Devleti’nin medrese eğitiminin temelinin fiziki olarak Orhangazi ilmi olarak da Davud el Kayseri tarafından İznik’te atılması büyük bir önem taşımaktadır” dedi.
Sempozyumda, Davud El Kayseri’nin “hayat felsefesi ve şiirlerinde ki hakikat ve varoluş” gerçekleri anlatıldı. Çok sayıda izleyicinin yer aldığı ilk oturumda konuşan Prof. Dr. Turan Koç, “Davud El Kayseri, insanı bütünüyle kavrayan idrake ve telakkiye sahip büyük bir kafa adamıdır. Bu bir kafa gönül büluşması. Biz ağırlıklı olarak felsefe dediğimiz zaman kafayı kastediyoruz. Tasavvuf dediğimiz zaman ve ya irfan dediğimiz zaman, kalbi kastediyoruz. Davud El kayseri, “Hele bir duyularını birleştirde bak” hakikat ozaman nasıl vakıf olacak diyor. İşte metinleri ve şiirleri buradan ortaya çıkıyor” dedi.
