Dürüst olmak!..
Samimiyet!..
İçtenlik!..
Sevgi!..
Saygı!..
Bunlar, insanoğlunun yaradılış kimyasında var olanlar…
21. yüzyıl da kimyamız değişti, mutasyona uğradık!..
Yalancı, sinsi, bencil, gammazcı, egoist ve daha bir sürü şey…
Yunus’un güzel bir sözü var; Et ve Kemiğe büründüm Yunus diye göründüm!
Oysa bugün, “Et ve Kemiğe” bürünmüş iki yüzlüler görebilmek mümkün…
Allah’tan öte dost! O’ndan öte sırdaş! ve O’ndan öte samimiyet! bir başkasında bulabilmek mümkün mü?
Elbette mümkün değil…
Yaradılış gayemize göre nizamlara uymak en büyük nimet…
Nefsimizin çıkmaz sokağında hapsolmuş bizler, ömrün yettiği kadar ki sürecinde fıtratımıza en ağır zulmü verdiğimizden bir haberdarız…
“Ötekiler” “Bizler” ikileminde insan olduğumuz kanıtını unuttuk…
Hoşgörünün yerini “Sen-Ben” kavgasına bıraktık…
Fıtratımızı kendi ellerimizle değiştirdik…
Kardeşliği bencilliğe, içtenliği öfkeye, samimiyeti, yalana ve sahtekarlığa bıraktık…
Bizi bizden ayırması gereken ne gerekiyorsa aynen yerine getirdik…
Şimdi çıkıp çok rahat, sen.. sen.. sen… Hainsin! diyerek, hapsolmuş bencilliğimizde vicdanlarımızı rahatlatıyoruz…
Başarılı oluyor muyuz?…
Elbette hayır!..
Kendimizi kandırıyoruz…