Şehir Medya yazarı Serdar Aydın, 8 yıl önce kalp krizi sonucu vefat eden İznik’in ‘Atom karıncası’ Kaymakam Hüseyin Avcı’nın ölümünün perde arkasını yazdı. Aydın, başarılı kaymakam Avcı’nın perde arkasında ki failin FETÖ olabileceğini öne sürdü.

Aydın’ın yazısı şöyle:
‘EFSANE KAYMAKAMA FETÖ KUMPASI MI YAPILDI?’
“Rahmetli Hüseyin Avcı, 2003 -2008 yılları arasında İznik Kaymakamlığı yaptı. 2008 yılında Tokat’ta Vali yardımcısı olarak atandı. Son derece sağlıklı ve iyi beslenmesine rağmen 22.02.2009’da geçirdiği ani kalp krizi sonrası vefat etti.
Görev yaptığı her İlçede gönül adamı oldu. Geçtiği her yerde iz bıraktı. İznik Kaymakamlığı yaptığı dönemde İznik şimdiye kadar görmediği hizmetleri aldı. Birinci Murat Hamamı, Ayasofya Camii, Mahmut Çelebi Camii, Şeyh Kubbettin Camii, Kaymakamlık Binası, Çevre yolu, Dikili Taş, Lefke Kapı, Davudi Kayseri Çınarı Türbesi, çinici çarşıları ve daha birçok Osmanlı eseri, türbe onun döneminde yaptığı projelerle yeniden hayata döndürüldü. İznik Meslek Yüksek Okulu binası İznik halkının yardımları ile onun döneminde yapıldı. Ondan sonra gelenler bu eserlerin ışığını dahi yakamadı.
Bunu yanı sıra, birçok sosyal etkinlikle, İznik onun döneminde tanıştı. Özellikle 3 yıl süren Göl Akşamları Şiir şöleni muhteşemdi. Başta Bahaattin Karakoç olmak üzere birçok şairi ve sanatçıyı İznik’te ağırlamış, edebiyata, sanata, şaire ve sanatçıya verdiği önemi göstermişti.
O dönemde efsane Kaymakam olmuştu. Çocukla çocuk olur, Meczupla oturur sohbet eder. Halkın her kesimden insanını, kendini dahi tanıtmadan dinler, çayını içerdi.
Her kese yardım etmeye çalışırdı. Öğrencilere burs verir, talebelerin evlerine kışın kömür yollardı.
Kendisine, bundan sonra ki dönem için Vali gözü ile bakılıyordu. Hatta son dönemde Çanakkale Valiliği için adı duyum olarak geldi. Tokat Vali yardımcılığı görevi, İznikliyi ve yakın çevresini şaşırtmıştı.
2008 Yılında her nedense kendisi hakkında soruşturma açıldı. O dönemin Valisi şimdi FETÖ davasından tutuklu olan Şehabettin Harput’tu. Bursa Valiliği’nin görevlendirdiği Mülkiye Başmüfettişi Sadık Altınkaynak ile Abdullah Özbek İznik Kaymakamı’nı yaptığı işlerden dolayı soruşturmuş, neticesinde bu müfettişlerin verdiği rapora göre hakkında görevi kötüye kullanmaktan dava açılmıştı.
Dava sonuçlanmadı. Sonuçlanamadı. Kendisi sıkıntı içindeydi. Ölmeden bir gün önce internetten görüşmüştük. Birkaç gün içinde İznik’e geleceğini, Bursa’da mahkemesi olduğunu mahkemeye katılacağını söylemişti.
Ömrü vefa etmedi. Kalbi dayanmadı. Geçirdiği kalp krizi sonrasında birkaç gün hastanede yoğun bakımda kaldı. Daha teşekküllü bir hastaneye nakli yapılmadı. Veya yapılamadı.
Dava, ölüm nedeni ile düştü. Suçlamalar havada kaldı.
İşte böyle bir durum yakınları için rahatsız edici bir durumdu. Ani ölümü aileyi perişan etmiş, yıllarca tamiri mümkün olmayan bir yara açmış. Bir de üstüne üstlük bir suçlamanın içinde kalmışlardı.
O günkü rapordaki suçlamalara bakarsak, bir derneğe tanıtım için yardım, ilçeye görev için gelen çevik kuvvet ekiplerine yemek verme, ihale usulüne uymama, bir çiniciye çini fırını alması için yardım yapma, öğrenciye burs verme gibi konularda usule uymadığı öne sürülerek dava açılması istendi.
Şimdi o gün Rahmetli Hüseyin Avcı’yı sıkıntıya sokan ve hakkında dava açılmasını sağlayan 3 kişiye bakarsak;
Vali Şehabettin Harput: FETÖ “silahlı terör örgütü yöneticisi olma” ve “terörizmin finansmanın önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet” ten yargılanıyor.
Mülkiye Baş Müfettişi Abdullah Özbek: 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilk görevden alınanlar arasında, 672 K.H.K ile de görevden uzaklaştırılmış.
Mülkiye Baş Müfettişi Sadık Altınkaynak: 17-25 Aralık sonrasında Dönemim İçişleri Bakanı Efkan Ala tarafından hazırladığı rapor beğenilmediği için Mülkiye teftiş Kurulu Başkanlığından alınmış.
Bu güne geldiğimizde Rahmetli Efsane Kaymakamımız Hüseyin Avcı’nın yakınları Hüseyin Avcı’ya 2008 yılında FETÖ kumpası kurulduğu endişesi taşıyorlar. O gün yapılan kumpasla Hüseyin Avcı’nın önünün kesildiğini, hatta bu yüzden sıkıntıya giren Hüseyin Avcı’nın geçirdiği kalp krizi neticesinde vefat ettiğini düşünüyorlar.
Şahit olduğumuz ve belki de FETÖ’nün hayatını yok ettiği, bir aileyi tüm fertleri ile perişan ettiği bir hadise. Daha bilmediğimiz, kararan, yok olan nice hayatlar var. Ne dramlar var.
Evet, bu olaylar geride kalmış gibi görünse de açtığı yaralar, hala o aile içi fertleri üzmeye devam ediyor.
Bu davalar yıllarca sürecek. İnşallah bu geriye dönük olaylarda ki haksızlıkları da gün yüzüne çıkarırız. Adalet herkes için geri gelir.
Bence Hüseyin Avcı’ya o gün açılan soruşturma ve arkasından gelen ölümü, yeniden araştırılmalı ve gün yüzüne çıkarılmalıdır.
Yapılır mı? Bilmem.
Daha Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünü çözemedik.
Daha gerilerde Turgut Özal’ın, Eşref Bitlis’in ölümleri var.
Daha çok işimiz var.
Durmak yok, yola devam. Çalışmaya, mücadeleye devam.
Bu ülkeyi bir daha asla çakallara bırakmayacağız.
Bu Net.
Selam, sevgi ve dua ile…”