Bugün tatil. Bir çalışan olmadığım için pek önem vermesem de hafta sonu tatilleri her zaman herkes gibi ilgimi çeker, biraz da psikolojik rahatlık verir. Kendi kendime “Bugün Tatil” derim.
Kısa bir program yaparak, kenti bir zirveden seyretmek isteği ile önce şeftali ve erik tarlalarının oluşturduğu beyaz ve pembe alanları aşarak hedef rakıma tırmanmaya çalışıyoruz.
Havanın sıcak olması pek umurumuzda değil. Yaklaşık geçen yazdan bu tarafa yürüyüş yapamadığım için, ayak pergelinin tam açılmayışı umurum oluyor. Beş yüz metrelik rakımdaki orman içindeki bir sofralık alana kendimizi attığımızda, çok şey başarmanın kutlamasını birer yudumluk suyla kutladıktan sonra yandaki İznik şehriyle İznik Gölünün yüz seksen derecelik panoramasını seyretmek buna değermiş.
Fotoğraf makinemin deklanşörü arka arkaya ‘şırrrkkk’larken insanın çıplak gözle gördüğünden çok vizör gözü ile daha dikkatli ve yaratıcı bakması ilk düşünceleri hemen silerek romancı veya şair gözüyle bakmanıza olanak veriyor.
Karşınızda antik bir kent özelliğinde arınmış bir İznik ama Tektonik özelliğini hala taşıyan bir gölle karşılaştırdığınızda, insanoğlunun yaşam alanlarını geçmiş yaşamların izini silerek kendi değerlerine göre ne kadar hoyratça harcadığını vizör gözünden daha rahat görebiliyorsunuz.
Bereket ormanlar amudi kaldıkları için onlar daha özelliklerini henüz yitirmemişler. Sakız ağaçları, Püynerler, Ardıç ağaçları, Erguvan ağaçları ürkekçe de olsa biz yabancılara temkinli bakarken ilk korkularını bilmek elbet zor.
Amudi ağaçlar içine serpilmiş Botanik yaşam öylesine çeşitlilik oluşturmuştu ki, onlarca cinsten çiçekler öbekler halinde adeta korasal şarkılar söylüyorlardı. Koparmanın yasak ama seyretmenin serbest olduğu bir ortamda arkadaşım; “İşte buldum” dedi. Elindeki nebatat yeni filizlenmiş Hardal otuydu.
Benim doğduğum köyde ona “Eşek Şekeri” derdik. Genellikle eşekler bu otu çok severlerdi. Rahmetli annemde en çok bu ottan toplayarak, hayvana bir kutu çikolata ikram etmiş gibi olurdu. Boyu yaklaşık bir metreye uzar, dikenli olup mor bir çiçek açardı. Tadı da Eşeğin sevdiği kadar kıvamlıydı.
“Bu Eşek şekeri Karaciğer yağlanmasına, Hepatit B hastalığına ve Tansiyonu olanlar için en güzel bir bitki. Yemeği yapılabilir, Salatası olur veya gölge bir ortamda kurutulursa kaynatılıp suyu içilebilir.”
Çünkü arkadaşımda Hepatit B vardı ve bu otla tedavisini uzun zamandır yaptığını, hastalığı durdurduğunu, doktorunu bile şaşırttığını büyük bir iştahla anlatmıştı.
Bugün tatil ve biz bir demet Hardal otu, Isırgan oto, Bağala otu toplayarak evin yolunu tuttuk. Pazartesi Günü öğle yemeğinde Pirinçli Eşek otu ağırlıklı ot yemeği yiyeceğiz..
Hüseyin Kurtay yazdı…