İYİ Parti Kadın – Aile ve Sosyal Hizmetler Başkanı Kevser Ofluoğlu, ülke genelinde artan çocuklara yönelik şiddet olaylarına dair gerekli tedbirleri almamakla suçladığı iktidarı acil eylem planı hazırlamaya davet etti. İYİ Parti’nin önerilerini sıralayan Ofluoğlu, “Çocuk cinsel istismarında cerrahi ya da kimyasal kastrasyon yani kısırlaştırma zorunlu hale getirilmelidir” dedi.
İYİ Parti Kadın – Aile ve Sosyal Hizmetler Başkanı Kevser Ofluoğlu; ülke genelinde artan çocuklara yönelik şiddet olaylarına dair beraberindeki İYİ Parti Türk Dünyası ve Yurt Dışı Teşkilatlanma Başkanı ve Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş ve İYİ Parti Medya Tanıtım Başkanı ve Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı Hamşıoğlu ile partisinin genel merkez binasında basın toplantısı düzenledi.
Çocukları koruma sorumluluğunu yerine getiremeyen bir sistemin acı sonuçlarını paylaşmak ve konuyla ilgili İYİ Parti olarak neler yapılması gerektiğini vurgulamak için bir araya geldiklerini belirten Ofluoğlu, “Çocuklarını koruyamayan bir toplumun geleceği olamaz. Öncelikle bunu vurgulamak istiyorum.” dedi.
“Çocuklar, bebekler ve korunmaya muhtaç her bireyin yaşam hakkı, vücut bütünlüğünün korunması, psikolojik ve ekonomik şiddetten korunması, devletin temel görevlerindendir” diyen Ofluoğlu, “Devletin, çocukları anne-baba da dâhil her türlü kötü muameleden koruma ve istismarı önleme yükümlülüğü vardır.” şeklinde konuştu.
“Narinlerin ve Sılaların kaderi o gün çizildi”
Bu sorumluluğun yerine getirilmemesinden dolayı, Türkiye’de çocuk istismarı vakalarının arttığına işaret eden Ofluoğlu, “Önceki dönem Kadın ve Aile Bakanı’nın cinsel istismara uğrayan 45 çocuk hakkında, çocukları korumak için değil de Ensar Vakfı’nı korumak adına sarf ettiği “Bir kereden bir şey olmaz” sözü, Narinlerin ve Sılaların kaderini o gün çizdi” değerlendirmesini yaptı.
“Yapılan açıklamalar suçluların gizlendiği izlenimini verdi”
Narin Güran olayı sonrası çocuk istismarı konusunun ülke gündemine yeniden geldiğini belirten Ofluoğlu, “Devletin varlığının hissedilmediği, hukukun hiçe sayıldığı ve cinayeti örtbas etme çabalarının yaşandığı bu süreç, hepimizi derinden yaraladı. İktidar partisi milletvekilinin, aileyi övmesi de soruşturmanın sağlıklı yürütülmesini engelledi ve suçluların kollandığı izlenimini verdi.” ifadesini kullandı.
“Suçun sansürü, suç ortaklığına hizmet eder”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın, Narin’in mezarı başında poz verdiklerini ancak alınacak tedbirler ve caydırıcı cezalar hakkında hiçbir açıklama yapmadıklarını kaydeden Ofluoğlu,
“Oysa o bakanlar bu sorunun muhatabı olan kişiler, icranın tepesinde bulunuyorlar. Ayrıca yayın yasağı getiriyorlar olayla ilgili, neden kimi koruyorlar? Suçun sansürü, suç ortaklığına hizmet eder; halkımızın adalet beklentisini daha ne kadar görmezden gelecekler?” diye sordu.
“Devleti yönetenlerin tedbir alması gerekiyor”
Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu 21 kişinin ayrı ayrı tecavüzüne uğrayan zihinsel engelli kız çocuğu ile ilgili davada, 8 yılın ardından beraat kararı çıktığını hatırlatan Ofluoğlu, Hakkari’de 11 yaşındaki bir başka kız çocuğunun ise 3 kişinin tecavüzüne uğradığını, tutuklanan zanlıların 8 ay sonra tahliye edildiğini, bunun üzerine çocuğun 10 gün sonra intihar ettiğini söyledi.
Diyarbakır’da 14 yaşındaki kız çocuğunun başına taşla vurup, tecavüz eden ve savcının hakkında 43 yıl istediği sanığa mahkemece sadece 11 yıl 8 ay hapis cezası verildiğini söyleyen Ofluoğlu, Karaman’da ise 45 çocuğa tecavüz olayında sanık öğretmene 508 yıl hapis cezası aldığı ancak infaz kanuna göre “30 yıl yatıp çıkar” şeklinde yorumlar yapıldığını dile getirdi.
Ofluoğlu, “Caydırıcı olmayan cezaların olduğu bir ülkede bu suçların tekrar edilmeyeceğinin garantisi olmaz. Devleti yöneten icra makamındaki kişilerin tedbir alması gerekir” değerlendirmesini yaptı.
“Sıla, kıyametin vücut bulma halidir”
Tekirdağ’da yaşanan Sıla bebek vakasına da değinen Ofluoğlu, “Bana göre Sıla, Türkiye’de kıyametin vücut bulma halidir. Hanginiz bunu vicdanınıza sindirebiliyorsunuz? Bu tepkiyi devleti yöneten iktidardan bekliyoruz. Çocuğun üvey babası tutuklanmış, 2 çocuk tutuklanmış ama sonuç ne? Bize buradan ne elde ettik? Daha kaç çocuk bu saldırılara maruz kalacak da, çocuğu korumakla sorumlu iktidarın ilgili bakanlıkları gereğini yapacak?
“Tedbir almak için ne bekliyorlar!”
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre; son 10 yılda, 210 bini aşkın çocuk cinsel istismara uğradığını aktaran Ofluoğlu, “2021’de 24 bin, 2022’de 32 bine yakın, 2023’te ise 26 bine yakın çocuğun istismara maruz kaldığı rapor edildi. Bunlar güvenlik güçlerine getirilen veya teslim olan çocuklar. Bu hükümetin iktidarında, son 3 yılda da 80 binden fazla çocuk cinsel istismara uğramış. Tedbir almak için ne bekliyorlar. Bu korkunç bir vahşet. Benim de 2 kızım var, anneyim. Bu olaylar yaşandığında kendi çocuklarımı gözümün önüne getiriyorum.” dedi.
İYİ Parti olarak çocukları koruyacak ve failleri caydıracak adımların derhal atılması gerektiğini savunan Ofluoğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı olarak acil eylem planının devreye sokulması gerektiğini vurguladı.
Ofluoğlu yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Cezanın affı veya indirimi olmaksızın, çocuk cinsel istismarında cerrahi ya da kimyasal kastrasyon yani kısırlaştırma zorunlu hale getirilmelidir. Bununla ilgili gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. 2016 yılında mevcut iktidar cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan hükümlü olanlara uygulanacak tedavi ve diğer yükümlülükler hakkında bir yönetmelik çıkarmış. Ancak Danıştay, vücut bütünlüğünün bir yönetmelikle bozulamayacağına karar vermiş ve ‘yasal düzenleme yapılmasın’ demiş. Ülkeyi yöneten iktidar böyle caydırıcı bir tedbir alsaydı cinsel istismarı önleyebilirdi. Ancak halen böyle bir düzenleme yok. İvedilikle önleme ve güvenliğe yönelik ilgili bakanlıklarca acil eylem planı yürürlüğe konulmalı. Cinsel istismar vakalarını olağanlaştıracak her türlü davranış ve düzenlemelerden kaçınılmalı cezai müeyyideler getirilmelidir. Cinsel istismar vakalarında ‘saygın tutum’ ve ‘iyi hal’ indirimi sonlandırılmalı. Cinsel istismarın kabul edilemezliği konusunda toplumda farkındalık oluşturulmalıdır. Çocuk istismarını durdurmanın herkesin sorumluluğu olduğu bilinci yaygınlaştırılmalıdır. Halkı ve politika yapıcıları, cinsel istismarın gerçek doğası hakkında bilinçlendirmek amacıyla kapsamlı kampanyalar düzenlenmelidir. Var olan cinsel istismarı önleme programları, titizlikle değerlendirilmeli ve yeniden ele alınmalıdır. Cinsel istismarı önleme odağı, yalnızca çocuğu değil, yetişkinleri de kapsamalıdır. Cinsel istismarı önlemek için yeni yaklaşımlar tartışılmalı, değerlendirilmeli ve hayata geçirilmelidir. Ruh sağlığı hizmetleri, cinsel istismardan etkilenen tüm çocuklar ve aileler için erişilebilir hale getirilmelidir. Kamu kurumları çalışanları ve çocuklar, acilen bilinçlendirme eğitimlerine tabi tutulmalıdır.