Rüzgar Enerji Santrallerini protesto ettiler

GÜNDEM

Samanlı Dağlarına kurulacak olan Rüzgar Enerjisi Santralleri (RES) İznik’te protesto edildi. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin eski belediye binası önünde düzenlediği imza kampanyasına İznik Ziraat Odası, Muhtarlar Derneği, Batum Kültür Derneği, İTSO, Esnaflar Odası, Bursa Doğader, Gölcük Köyleri Yardımlaşma Derneği, Karamürsel Çevre Koruma Derneği, Karamürsel Selahattin Ergil Kültür Derneği, Kocaeli Kültür Derneği, İnternet Gazetecileri Birliği, İspanyol lakaplı sinema oyuncusu Teoman Kumbaracıbaşı ve siyasi partilerden AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti, SP destek verdi.

Vatandaşların, döviz ve pankart açtığı imza kampanyasında konuşan ADD İznik Şubesi Başkanı Ergün Balaban, “İznik tarihi, çinisi ve gölü ile meşhurdur. Ancak henüz onlar kadar bilinmeyen ama en az onlar kadar önemli ve değerli bir varlığı daha bulunmaktadır ki, o da hemen kuzeyimizde yükselen samanlı dağlarıdır. Gemlik armutlu yarımadasından, Adapazar’ı, Sapanca’ya kadar uzanan bu silsilenin diğer pek çok yeri gibi, İznik sınırlarında kalan bölümü de yoğun ormanlarla kaplıdır ve hala canlı bir yaban hayatını barındırmaktadır. Bu kayın ve gürgen ağırlıklı ormanlarda Karadeniz bölgesine özgü yabani orman gülü ve karayemiş de dahil olmak üzere pek çok bitki; koruma altındaki ayı ve kurt gibi büyük memelilerle kırmızı benekli alabalıklar da dahil pek çok hayvan barınmaktadır. İznik’in yoğun oksijen ve su üreten kayın ormanları, yalnızca üzerinde yaşayan insanlarımız ve hayvanlar için değil; İznik için, Bursa için, Marmara bölgesi ve Türkiye için, yani hepimiz için çok değerlidir.
Bir koruma statüsü kazandırılması gereken bu dağlar ve ormanlar, ne yazık ki son zamanlarda büyük bir tehdit altındadır. Güriş holding, Samanlı dağlarının Bursa-İznik ve Kocaeli-Gölcük arasında kalan yoğun ormanlık bölgeye bir res projesi, yani rüzgar enerjisi santralleri yapmak istemektedir. Toplam 53 türbinden oluşan bu proje, üstün körü hazırlanmış bir takım raporlarla ilgili bakanlıklardan olumlu görüş almış ve ne yazık ki yapım aşamasına gelmiştir. Güriş firmasının, baharla birlikte işe başlaması beklenmektedir.
Sevgili İznikliler; İznik’imizin Tacir, Gürmüzlü, Çandarlı, Kutluca, Hacıosman ve Osmaniye köyleri sınırları içinde kurulacak bu türbinler yapılırsa ne olacaktır bir bakalım. Dibine ışık vurmaz yoğunluktaki ormanlarda, 53 adet türbinin her biri için, 50×50=2.500 m2’lik bir orman alanı tıraşlanacaktır.
Tamamı tepelere kurulacak türbinlerin parçalarının, özellikle de türbin kanatlarının taşınması için bakir tepelere yeni yollar açılacak ya da mevcut orman yolları genişletilecektir. Çok kıvrımlı ve dar orman yollarının, 50-60mt.’lik yekpare kanatların taşınması için ne kadar genişletilmesi ve bunun için de kaç ağaç kesilmesi gerektiğini bir düşünün.
Projede üretilecek elektriğin İznik trafo merkezine taşınması için, Hacıosman ve Hisardere köyleri arasında yaklaşık 18 km. Uzunluğunda yeni bir enerji nakil hattı yapılacak. Bunun geçtiği ormanlık alanlar 50 mt. Eninde tıraşlanacaktır.
Bu kesim işlemleri sonucunda, orman dokusu yaralanacak ve parçalanacak, yaban hayvanlarının yaşam alanları daralacak, dağılacak ve yok olacaktır. Yetkililer, kesilecek ağaçların yerine yenilerinin dikileceğini söylemektedirler. Yüzlerce yıllık ağaçları kesip, onların yerine kaç tanesinin tutacağını, kaç tanesinin büyüyeceğini bilmediğimiz fidanların dikilmesi, tahribatı azaltmaz. Orman, bir ağaç tarlası değildir. Ormanı ekosistem yapan, içinde kuşların ve kemirgenlerin barınabileceği yaşlı ve kovuk ağaçlardır. Bunlar da en az yüz yılda oluşur.
Çok sayıda türbin bir arada olduğunda; rüzgar rejimini etkileyecek, ısı artışına neden olacak ve nemi azaltacak. Yani sonuçta bölgenin iklimini değiştirecek. Bu durum, çok hassas olan orman ekosisteminin tamamen çökmesine yol açacaktır.
Türbinler etkinleştiğinde, çevreye sürekli ve yüksek desibelli ses yayacak. Bu sürekli ses, hareket ve gölge etkisi, bölgede yaşayan insanlarda “rüzgar türbini sendromu” denen patolojik bir duruma neden olurken, bu etkilere çok daha duyarlı olan orman hayvanları üzerinde çok daha olumsuz sonuçlar yaratacaktır.
Rüzgar türbinlerinin doğaya en somut zararından biri de kuş göç yolları ile ilgilidir. Kuş göç yolları üzerine, orman alanı olmasa bile rüzgar türbini kurulmaması gerekir. Yuvacık res’in yapılacağı bölge çok önemli bir kuş göç yoludur. Hem kıtalararası göçler, hem de özellikle kış aylarında İznik ve sapanca gölleri arasındaki iç göç hareketleri bu bölgeden geçer. Dolayısıyla uluslararası sözleşmelerle koruma altında olan pek çok tür dahil olmak üzere yerli ve göçmen kuşlar bundan büyük zarar görecektir.
Türbinler devasa boyutlarıyla bölgenin genel panoramasını tümüyle değiştirecektir. Örnek vermek gerekirse, ortalama bir cami minaresi 20-30 mt. Yüksekliğindedir. Oysa bu türbinlerin yalnızca kuleleri, 92-110 mt. Boyundadır. Buna bağlanacak pervanelerin çapı ise 82-130 mt.’dir. Böylece yerden kanat ucuna kadar en az 133-175 mt. Boyunda dev yapıların, üstelik bir de hakim tepeler üzerinde yer alması, bölgenin doğal görünümünü tamamen yok edecektir.
Türbinler birbirlerine yeraltı elektrik kabloları ile bağlanacaktır. Bu kadar geniş alanlarda kazı yapılması, bölgenin su kaynaklarını bozabilecektir.
Rüzgar türbinlerinin bitkilerin tozlaşması ve arılar üzerinde menfi etkilerinden söz edilmektedir, bölge tarımı olumsuz etkilenecektir. Ayrıca, yıldırım düşmesi ve yangına neden olma, radyo-televizyon ve telefon frekanslarının bozulması, kışın pervanelerden kopup fırlayan buz parçalarının uzak mesafelerde bile hasara yol açması gibi pek çok olumsuzluğa neden olmaktadırlar.
Mevcut hukuki duruma göre, Güriş firmasının, ağaç kesimine ve inşaata başlaması için yasal engel yoktur ve 2018 baharında işe başlayacakları söylenmektedir. Oysa bahar ayları, doğadaki hayvanların özellikle de kuşların üreme ve yuvalanma dönemidir. Bu aylarda ormanda çalışma yapılması ve ağaç kesilmesi, binlerce yuvanın tahrip olmasına ve yavruların ölmesine yol açacaktır.
Bölge, doğal-kültürel yapısı ile çok önemli bir organik üretim ve kırsal turizm alanıdır ve bu konularda yatırımlar başlamış, doğaseverler bu bölgeye yerleşmekte ve arazi talep etmektedirler. Bu projenin uygulamaya konulması ile, bölge bu özelliklerini ve artık oluşmaya başlayan marka değerini tümüyle yitirecek, köylünün tek varlığı olan arazileri önemli ölçüde değer kaybedecektir.
Samanlı dağlarında, yuvacık res projesi ile komşu, lisans ya da önlisans aşamasında 8 tane daha res projesi vardır. Bunlardan bir tanesinin yapılması diğerleri için emsal oluşturacak, bölge ormanlardan arındırılıp, rüzgar türbini tarlasına dönüşecektir.
Rüzgar türbini teknolojisi nispeten yeni bir teknolojidir. Yaygın olarak son 10-15 yıldır kullanılmaktadır. Yeni teknolojilerin insan sağlığına, çevre ve doğaya olan pek çok olumsuz etkisi ancak 50-60 yıl sonra somut olarak anlaşılabilmektedir. Gelecekte, yukarıda saydıklarımızın dışında, bir çok olumsuzluğun daha ortaya çıkması kuvvetle muhtemeldir.
Değerli dostlar, lütfen yanlış anlaşılmasın, enerjiye, özellikle de yenilenebilir enerjiye kesinlikle karşı değiliz. Ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin kendi kaynaklarımızdan sağlanması, dışa bağımlılıktan kurtulmamız ve dövizimizin içeride kalması konularını yürekten destekliyoruz. Ancak, “temiz”, çevreci” ve “yeşil” enerji için; ağaçların kesilmesi, ormanların yok edilmesi gibi uygulamalar, bu işin mantığına ve esasına aykırıdır. Yenilenebilir enerji elde etmek için ülkenin en yeşil tepelerinin res’lerle kaplanması, en billur derelerinin hes’lerle doldurulması, gerçekte ülkemiz için ne kadar büyük bir maliyettir? Ülkemize enerji gereklidir de, doğa gerekli değil midir? Enerji sonuçta alınıp satılabilen bir metadır, en kötü olasılıkla ithal etmek gibi bir şansımız vardır. Peki, doğamızı bitirirsek ne yapacağız, enerjiye ödediğimiz paranın 100 katını versek, bir yerlerden örneğin orman havası ithal etme şansımız var mı? Bakın körfez ülkelerine; enerji içinde yüzüyorlar ama bir parça yeşil görmek, yayla havası solumak için ülkemize geliyorlar, yer edinmeye çalışıyorlar. Bunları ülkelerine götürme şansları var mı?
Sevgili İznikliler, işin en hazin taraflarından biri de, başlangıçta Kocaeli ağırlıklı olan bu projenin, oradan gelen tepkiler sonucu büyük çoğunlukla İznik’e kaydırılmış olmasıdır. Başlangıçta İznik’te 5 adet olan türbin sayısı 30’a yükseltilmiş, Kocaeli’dekilerin sayısı ise 23’e düşürülmüştür. Gerçi biz burada yalnızca İznik’imizi değil, tüm samanlı dağlarının doğasını düşünüyor ve projenin tamamen iptali için Kocaeli, Gölcük’teki duyarlı dostlarımızla birlikte hareket ediyoruz. Bu proje ile ilgili olarak bursa büyükşehir belediye meclisinin oybirliği ile almış olduğu “bölgeye zarar vereceğinden dolayı yapılmamalıdır” kararı bulunmaktadır. Aynı şekilde İznik’teki hem iktidar hem muhalefet partilerinin ilçe örgütleri ve milletvekilleri de bu projenin karşısındadırlar.
Sonuç olarak; Yuvacık res projesinin yer seçimi kesinlikle yanlıştır. Bölgemizde ve ülkemizde yeterli rüzgara sahip pek çok kıraç tepe varken, ormanların feda edilmesinin hiç bir izahı olamaz. Bu proje, yalnızca yapımcısı Güriş firmasına maddi yarar sağlarken, hem bölgemize hem de ülkemize zarar verecektir biz İznik halkı ve ADD olarak, doğamızı tahrip edecek bu projeye karşı hukuk içinde kalmak üzere elimizden gelen her şekilde mücadele edeceğimizi duyuruyor, tüm katılımcılara saygı ve teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.